Tıbbi adı inkontinans olarak tabir edilen bu durum, işeme kontrolünün iradi kaybıdır ve genellikle irade dışı idrar sızıntısı olarak gözlenir. Bu durum, hayvanların yattıkları bölgeleri ıslattıkları zaman fark edilir.
Nedenleri arasında işeme kontrolü ile ilişkili nöroreseptörlerin, periferal sinirlerin vb. kopmasıyla idrar depolanmasının kesilebilmesi söylenebilir. Doğuştan (kongenital) varolan omurilik lezyonları veya lumbosakral disk hastalığı, travma sonucu oluşan kırık ve çıkıklar; dış baskılara zayıf direnç gösteren gevşek, gergin idrar kesesi oluşumuna neden olabilir. Serebral işeme merkezinin lezyonları idrar boşaltımının baskılanmasını ve istem dışı kontrolünü engeller ve idrar sızmalarına neden olur. Bunların dışında özellikle köpeklerde kısırlaştırılmalardan sonra bu durum sıklıkla gözlenebilir.
Nedenine bağlı olmakla birlikte tedavisi cerrahi olabildiği gibi, idrar kaçırmanın altında yatan neden bir idrar yolları enfeksiyonu da olabilir. Eğer Veteriner Hekim konsültasyonunda hastalık nedeni idrar yolları enfeksiyonu, sistit vb. ise ilaçla tedavisine yönelmek doğru bir çözüm olur.
Profesyonel kedi mamaları, özellikle de Premium (birinci kalite) mamalar yüksek oranda protein içeriğinden dolayı daha lezzetlidirler. Bu durum köpeklerin iştahını kabartır ve doğal olarak kedi mamasına yöneltir. Genç hayvanlar ve protein alerjisi olmayan köpekler için çok fazla önemi olmamakla birlikte, özellikle belirli yaşın üzerindeki hayvanlarda kalp ve böbrek gibi hayati organ hastalıkları bulunanlarda zararlı olabilir. Aşırı tüketimlerinde protein alerjisine yol açıp deri hastalıklarına zemin hazırlayabilir. Bu gibi durumlarda kedi mamalarının köpek tarafından yenmesi, bir şekilde engellenmelidir. Köpekler öğünle beslendikleri için mamanın, sizin kontrolünüzde verilmesi en doğru çözümdür.
Kedi ve köpeklerinizin ilk aşıları tamamlandıktan sonra bu hayvanlar genellikle spesifik enfeksiyon hastalıklarına karşı bağışık olurlar. Her yıl periyodik aşılanmalarıyla birlikte veteriner kontrolü de esastır. Bakım ve beslenmeyle ilişkili olmakla birlikte ortalama birlikte ortalama 5-6 yaşlardan itibaren bu canlılarda böbrek, kalp ve karaciğer hastalıkları sıklıkla görülmeye başlar. Bu yaşlarda başlayan “genel sağlık kontrolleri” hayvanlarınızın daha uzun süreli ve sağlıklı yaşamasına yardımcı olur. Herhangi bir ilacı devamlı kullanmayan bu yaşlardan itibaren 6 aylık periyotlarla genel kontrolden geçmeleri yerinde olur. Bu kontroller, belirli bir organı ya da sistemi hedefleyebildiği gibi tüm hayati organları hedefleyen kontroller şeklinde de yapılabilir.
Gebe olduğundan emin olunan kedi ve köpeklerde genellikle ilk fark edilen belirti, doğuma 48 saat kala başlayan iştahsızlıktır. Ev ortamında yapılamayan ancak hekim kontrolünde yapılabilen vücut ısısı ölçümü de kayda değer ipucu verir. Vücut ısıları doğuma yakın düşer. Bu da bir derece civarındadır. Memelerin hacmi doğumdan önceki bir hafta sırasında tam gelişimine ulaşır. Karın şişkinliği ve genital organlardaki şişkinlikler ayrıca fark edilebilen belirtilerdir. Bunlara ilaveten huzursuzluk, kuytu yerleri arama gibi davranış değişiklikleri de dikkatli bir gözlemi gerektirmeyecek kadar belirgin davranışlardır. Vulvadan sümüksü bir akıntının gelmesi ise doğumun başlamasının işareti olarak sayılabilir.
Pet sahibinin alacağı önlemlerin başında kedi ve köpeği sessiz, sakin ve gözlerden uzak bir ortama alması; onu huzursuz edecek davranışlardan titizlikle uzaklaşması gelir. Sümüksü akıntının başlaması doğumun ilk işaretidir. Daha sonra gelişen kanlı yeşilimsi akıntının görülmesinin ardından yavru hala doğmamış ise acilen Veteriner Hekim’inize müracaat etmelisiniz. Unutulmamalıdır ki doğum başladıktan itibaren 24 saati geçen durumlarda içerideki yavru veya yavrular, hayati tehlikeye girebileceği gibi, anne için de büyük bir risk söz konusudur.
Sokak kedileri birçok bakteriyel, viral kökenli enfeksiyöz, bulaşıcı ve paraziter hastalığa yakalanmış olabilir. Evinizdeki kediniz her ne kadar rutin aşılamaları yapılmış olsa dahi bu hastalıklara predispoze olabilir, bağışıklık sistemlerinde defektler bulunabilir, dolayısıyla da hastalıklara karşı korumasız olabilirler. Kedilerin immün yetmezlik virüsü gibi birçok etken evdeki kedinize de bulaşabilir. Önlem olarak bir arada yaşamalarını engellemek yerinde bir davranıştır. Kuşkusuz evde yaşayan kedilerimizi mümkün olduğunca sokaktan uzak tutmak onların olası enfeksiyöz ve paraziter hastalıklara karşı karşıya gelme ihtimalini azaltacaktır. Evdeki kedimiz enfeksiyon hastalıklara karşı aşılanmış, antiparaziter mücadele normal aralıklarla yapılmış dahi olsa bir arada bulunmalarından doğacak riskler her zaman söz konusudur.
Piyasada bulunan ticari mamaların özellikle Premium (birinci kalite) olanlarıyla beslenen kedi ve köpeklerde eğer herhangi bir mineral veya vitamin eksikliği belirtisi yoksa bunlara ek bir vitamin takviyesi genellikle gereksiz olmakla birlikte, kedi – köpeklerin durumlarına göre bazen zararlı da olabilir. Örneğin kalsiyum fosfor oranı belirli düzeyde olan mamaları yiyen kedi – köpeklere özellikle de gelişme döneminde ayrıca kalsiyum verilmesi, kalsiyum – fosfor oranını bozacak ve dolayısıyla raşitizmi daha ileri boyutlara taşıyabilecektir. Ancak Veteriner Hekim’in kararıyla bazı ek vitamin ve mineral maddeler verilebilir.
12.05.2006 tarihli 5199 sayılı “ Hayvanları Koruma Kanunu’nun” 10. Maddesinde kedi – köpek sahiplerinin sorumlulukları açıkça belirtilmiştir. Yasa gereğince birçok yerel yönetim de bu yasayı gerekçe göstererek Meclis kararlarıyla mikroçip taktırmayı zorunlu getirmiştir. Bu çipler vücuda herhangi bir zararı olmayan, deri altına steril şekilde enjekte edilen maddeler olup, barkot okuyucularla petimizin tanınmasına imkan vermektedir. Ayrıca bir başka soruda ayrıntılı cevabını bulacağınız gibi birçok yurt dışı seyahatlerde de mikroçip taktırma zorunluluğu vardır.
Birçok ülkenin prosedürü değişik olmakla birlikte özellikle Avrupa Birliği ülkelerine girişte şu prosedür aranmaktadır;
Buna göre kedi ve köpeğinizin;
1- Mikroçip taşıyor olması,
2- Kuduz aşısının yapılmış olması,
3- Kuduz aşısından en az bir ay sonra “Kuduz Titre Testi’nden” geçmiş olması,
4- Kan testi için kan alınma gününden itibaren üç ay Türkiye’de kalması,
5- Avrupa Birliği Pet Sağlık Formu’nun hazırlanması gerekmektedir.
Evde beslenen kedilerimizde altlıklar yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu altıklar esas olarak kum yapısındadırlar. Doğal kum yapısında olan bu altlıklar elbette zararsızdır. Kum kullanımı kedinizin idrar ve gaita yapıp yapmadığını sizlerin kontrol edebilmesi için de uygun altlıklardır. Son yıllarda idrar ile belirli bir renge boyanan kumlardan yola çıkarak belirli hastalıklardan şüphe edileceği üzere üretilen kumlar da piyasaya çıkarılmıştır. Ancak bu özellikleri tıbben tartışmalıdır. Kedi kumu alırken bu kumların anti bakteriyel, toksik olmayan, kedinin vücudunda alerjik oluşturmayan, uzun süreli kullanılabilir, idrar kokusunu elimine edici, kaptan kolay temizlenebilir, toz çıkartmayan özelliklerde olmasına dikkat edilmelidir.
Köpek yavrularında süt dişleri bazıları (molar dişler sadece kalıcıdır) eksik olarak genellikle 12 haftada tamamlanır. Kalıcı dişler ise 5-7. ayda tamamlanır.
Ülkemizde küçük dostlarımıza hizmet veren irili ufaklı çok sayıda konaklama yerleri bulunmaktadır. Buraları genellikle tek bölümlük yer olup, kullanıma uygun yerlerdir.
Kedi ve köpeğinizi bu mekanlara bırakmadan önce psikolojik olarak onları sizden ayrılmaya alıştırmanız, daha sonra çıkacak bazı sorunlardan etkilenmemesi için yararlı olur.
Kuşkusuz yine bu yerlere bırakmadan önce dostlarımızın rutin aşılanmalarından, antiparaziter tedavilerinden emin olmak için Veteriner Hekim’inize danışmalısınız. Varsa eksik olanları tamamlatmalısınız.
Ayrıca varsa hastalıklarını devamlı kullanmak zorunda oldukları ilaçları ve alışkın oldukları mamaları pansiyon yetkilisine bildirmeli; tuvalet alışkanlıkları dahil her türlü davranışlarını ayrıntılı olarak sorumlulara anlatmalısınız. Onların bu bilgileri not ettiklerinden emin olmanız yerinde bir davranış olur. Elbette bu gibi yerlere bırakmadan önce en başta, bu pansiyonlar hakkında titiz bir ön araştırma yapmak, ayrıca uyulması gerekli bir tedbir olmalıdır.
Tıbbi adı kaprofaji olarak bilinen bu alışkanlık, kuşkusuz istenmeyen bir davranıştır. Gıda dışı yabancı cisimlerin yenilmesi, hayvanlarda sindirim bozukluklarına yol açabilir. Sindirim kanalında tıkanıklıklara neden olup, kusma ve kabızlık gibi belirtilerin kaynağı olabilir. Batıcı, kesici nitelikte gıda dışı cisimlerin yutulması sırasında da kanamalar, yırtılma ve yaralanmalar gelişebilir. Bu kötü alışkanlık bazı mineral maddelerin eksikliğine ilişkin olabildiği gibi, sahibinin yanlış davranışlarından da kaynaklanabilir. Köpeklerde birçok neden hayvanı kendi dışkısını yemeğe yöneltebilir. İyi sindirilemeyen köpek dışkılarındaki gıdaların kokuları da köpekleri cezbedebilir. Bazı köpek sahipleri; eğer köpek, dışkısını sahibinin kontrolü altında yapmıyor ve kulübe gibi yerlerde yapıyor ise köpeğin yanında dışkısı bulunmadığı zaman onu cezalandırmaya yönelir; ağzını koklayıp, köpeğin burnunu dışkının içine sokmak gibi cezalandırma yöntemlerine başvurursa, bu davranış köpeği daha da teşvik edici olabilir. Sahibinin ilgisini bu yolla çekebildiğine inanan köpekler bunu bir oyunun başlangıcı olarak da algılayabilirler. Bu gibi yöntemlerden uzak durmak, mümkünse görmemiş gibi davranmak daha doğru olur.